Kronik inflamasyon çok sayıda hastalıkla ilişkilendirilmiştir ve birçok yaşlı insan kronik enflamatuar hastalıklardan muzdariptir. 

Yaşlanma, toplam doku ve hücresel fonksiyonların azalmasıdır. Hücresel düzeyde, DNA, RNA ve protein fonksiyonlarının bozukluklarına karşı hasarlanmalar oluşur. Organizmalar bu hasarları tespit edebilir ve yaşlı, ölmekte olan veya ölü hücreleri çıkarmak için doğuştan gelen bağışıklık tepkileri ve dokulardan hücre kalıntılarını belirleyebilir.

Bununla birlikte, doğuştan gelen bağışıklık yaşı hücreleri olarak, azaltılmış enerji üretimi, enerji gerektiren süreçlerini engelleyebilir, böylece bu kalıntıların dokularda kalıcılığına yol açar ve daha sonraki enflamatuar tepkilere neden olur. Enflamasyon sırasında biriken sitokinler lokal dokuları daha da kötüleştirebilir ve yaşlanma sürecini hızlandırabilir.

  Şişme ve kızarıklık gibi kısa süreli inflamasyon tipik olarak hücrenin onarıcı tepkisidir. Ancak inflamasyon devam ettiğinde ve kronik hale geldiğinde, doku hasarına ve çeşitli hastalıklara yol açabilir. Kronik inflamasyon küresel ölümlerin yarısından fazlasında rol oynar ve sağlık sorunlarında önemli bir faktördür. Tip 2 diyabet, otoimmün bozukluklar ve kanser gibi çeşitli sağlık durumlarına yol açabilir, sonuçta ömrü ve sağlık süresini kısaltır. Bu nedenle, enflamasyon hayati bir savunma mekanizması olsa da kontrol altında tutmak genel sağlık için çok önemlidir.

İnflamasyonu azaltmak için, dengeli bir diyet, düzenli egzersiz ve stresi yönetme de dahil olmak üzere sağlıklı bir yaşam tarzı korumak önemlidir. Vücuttaki inflamasyonun rolünü ve bunun nasıl yönetileceğini anlamak sağlıklı yaşlanmayı önemli ölçüde etkileyebilir.

Inflammaging: ‘Yaşlılık inflamasyonu’

Yaşlanma ile ilişkili inflamasyon, karmaşık doğasına katkıda bulunan çeşitli nedenlerden kaynaklanır. Bunlar, ortaya çıkmasıyla yakından ilgili yaşlanma ayırt edici özelliklerdir:

  • Hücresel Senesens: H(ücresel yaşlanma) Hücreler, telomer kısaltma, DNA hasarı ve inflamatuar sitokinler gibi faktörler nedeniyle yaşlanan bir duruma girebilir. Yaşlandıkça, bağışıklık sisteminin bu hücreleri temizleme yeteneği azalır ve dokularda birikmelerine yol açar. Yaşlanan hücreler, yaşlanma ile ilişkili salgı fenotipi (SASP) olarak bilinen inflamatuar sitokinleri salgılar ve inflamasyona katkıda bulunur.
  • Mikrobiyal yük: Oral ve bağırsak mukoza bariyerlerinin yaşla etkinliğindeki azalma, mikrobiyal yükün artmasına sebep olur. Bağırsakta, mikrobiyom çeşitliliğindeki yaşla ilgili azalma, zararlı bakterilerin artmasına neden olarak inflamasyonu teşvik eder. Yararlı bakteriler yaşla azalır, inflamasyonu daha da arttırır. Bağırsak mikrobiyom çeşitliliğinin korunması sağlıkla bağlantılıdır.
  • İmmünosenesans: İmmünosenesans olarak adlandırılan bağışıklık sisteminde yaşa bağlı düşüş, uygunsuz bağışıklık tepkilerine ve kalıcı inflamasyona yol açar. Bu düşüş, enfeksiyonlara karşı kırılganlığı, otoimmün reaksiyonları ve kanseri arttırırken, aşılara yanıtı azaltır ve yara iyileşmesini bozar. Kronik inflamatuar hastalıklar immünosenesansını hızlandırır ve artan inflamasyon döngüsü yaratır. 
  • Hücresel kalıntılar: Yaşlanma sırasında uygunsuz hücre tahribatı ve klerensi, hücre kalıntıları birikmesine neden olur, doğuştan gelen bağışıklık sistemini tetikler ve kalıcı inflamasyon ve sağlık düşüşüne yol açar. Yaşlı ve hasarlı mitokondriler tarafından salınan mitokondriyal hasarla ilişkili moleküler paternler, inflamasyona katılımları nedeniyle özellikle önemlidir. Hücre kalıntılarının yanlış temizlenmesi doku onarımını bozar, sinir dokusu gibi dokularda rejenerasyonu bozar.

    Bu kaynakları hedefleyerek inflamasyon seviyelerini azaltmak ve yaşa bağlı hastalıkların başlangıcını geciktirmek mümkün olabilir.

    Konuyla ilgili bilgilenmek için longevity Okulu YouTube bölümünü burdan izleyebilirsiniz.